Son dönemlerde ülkemizde yapay zekâ alanında ciddi atılımlar yapılıyor. Bunlardan en çok konuşulanı ise yerli geliştirilen Kumru adlı yapay zekâ sistemi oldu. Lansmanında “yerli, milli ve etik yapay zekâ” vurgusu yapılan Kumru, ilk etapta büyük bir heyecan yarattı. Fakat zamanla farklı bir yönüyle gündeme geldi: absürt cevapları ve bazı durumlarda tamamen sessiz kalması.
Bu yazıda Kumru’nun ortaya çıkış hikayesini, neden bazen garip cevaplar verdiğini ve neden bazı sorulara hiç yanıt vermediğini konuşacağız.
Kumru Nedir?
Kumru, Türk mühendisler tarafından geliştirilen, tamamen Türkçe veriyle eğitilmiş yerli bir sohbet tabanlı yapay zekâ sistemidir. Temel amacı, Türkçe dil işleme alanında özgün bir altyapı oluşturmak ve yabancı modellere olan bağımlılığı azaltmaktır.
Geliştirici ekip, sistemi tanıtırken Kumru’nun sadece dilbilgisi kurallarını değil, aynı zamanda Türk kültürünün dildeki yansımalarını da öğrenmesini hedeflediklerini belirtti. Yani Kumru, bir anlamda bizimle bizim dilimizden konuşması beklenen bir zekâydı. Ancak sonuç, kimsenin tahmin etmediği kadar farklı oldu.
Absürt Cevaplar ve Mizahın Gücü
Kumru’ya sorulan basit sorular bazen beklenmedik şekilde ilginç yanıtlar üretti. Örneğin:
“Kumru, hava nasıl?”
“Ben meteoroloji değilim ama rüzgârı hissediyorum.”
Ya da:
“Atatürk kimdir?”
“Saygı.”
Kısa ama güçlü. Bir yanıyla anlamsız, diğer yanıyla derin. Bu tür cevaplar sosyal medyada hızla yayıldı. Kimimiz Kumru’yu “milli mizahın ürünü” olarak sahiplendik, kimimiz de “henüz hazır değil” diyerek eleştirdik. Teknik açıdan bakıldığında bu tür tepkiler genellikle modelin öğrenme parametrelerinin dengesizliğinden veya filtrelerin fazla katı olmasından kaynaklanır. Yani sistem bazen “yanlış cevap vermemek için hiç cevap vermemeyi” seçer. Aslında bu, bilinçli bir tasarım kararı bile olabilir.
Neden Cevap Vermiyor?
Kumru’nun bazı durumlarda tamamen sessiz kalması, birçok kişiye hata gibi göründü. Ancak mühendislik tarafında bu durum çoğu zaman güvenlik önlemi olarak değerlendirilir. Çünkü bazen yanlış bir yanıt vermek, hiç yanıt vermemekten daha büyük bir risktir.
Kumru’nun sessizliği birkaç açıdan değerlendirilebilir:
-
Bilgi güvenliği: Emin olunmayan konularda konuşmamak.
-
Etik filtre: Uygunsuz veya hassas içeriklerde otomatik susma.
-
Sorgu kalitesi: Kullanıcıyı daha net bir ifade yazmaya yönlendirme.
Yani aslında Kumru’nun sessizliği, bir zayıflık değil; bazen bilinçli bir tercih.
Türkçe Diliyle Yapay Zeka Geliştirmenin Zorluğu
Türkçe, yapay zekâ için zorlayıcı bir dil. Ek yapısı, kelime türetme biçimleri ve anlam katmanları oldukça karmaşık. Tek bir kelimeyle koca bir cümle ifade edebiliyoruz. “Gitmeyecektiniz” örneğinde olduğu gibi, fiil kökü, zaman, olumsuzluk ve kişi eki tek bir yapıda toplanıyor.
Bu durum, modelin anlam ilişkilerini öğrenmesini zorlaştırıyor. Dolayısıyla Türkçe odaklı bir modelin hata payı, İngilizce’ye göre daha yüksek olabiliyor. Kumru’nun zaman zaman verdiği tuhaf yanıtların altında bu dilsel karmaşıklık yatıyor olabilir.
Yerli Verinin Gücü ve Sınırları
Kumru’nun en çok öne çıkan yönü, tamamen yerli verilerle eğitilmiş olması. Bu, veri gizliliği ve ulusal bağımsızlık açısından büyük bir avantaj. Ancak aynı zamanda sistemin öğrenme kapasitesini kısıtlayan bir unsur. Global modeller milyarlarca İngilizce cümleyle eğitilirken, Kumru Türkçe kaynaklarla sınırlı kaldı. Yani bilgi genişliği sınırlı ama özgünlüğü yüksek. Bu fark, bazen cevap tutarlılığında eksikliklere yol açabiliyor.
Halkın Gözünden Kumru
Kumru kısa sürede sosyal medyada bir fenomene dönüştü. “Kumru’ya sordum, bana susmayı öğretti.” ya da “Kumru benden daha bilge.” gibi paylaşımlar dalga dalga yayıldı. Mizah sayfalarında, forumlarda ve YouTube videolarında Kumru’nun cevapları konuşuldu.
Bir kesim bu durumu “yeni bir dijital karakter doğdu” şeklinde yorumlarken, bazıları da “erken yayımlanmış bir beta sürümü” olarak değerlendirdi. Her iki durumda da Kumru, toplumun teknolojiyle kurduğu ilişkiye dair bir ayna görevi gördü.
Sessizlik de Bir Mesajdır
Yapay zekâ çağında çoğu sistem konuşmaya, üretmeye ve yanıt vermeye odaklanıyor. Fakat Kumru, bilmediğinde susarak farklı bir duruş sergiliyor. Bu yönüyle aslında bize önemli bir hatırlatma yapıyor: Bazen sessizlik, yanlış bir cevaptan çok daha değerlidir.
Kumru, belki de “her şeyi bilen” yapay zekâ anlayışına bir eleştiri getiriyor. Bilmediğinde konuşmayan, emin olmadığında susan bir zekâ; kulağa garip geliyor ama geleceğin en güvenilir yaklaşımı bu olabilir.
Gelecek Ne Getirir?
Kumru’nun hikayesi, yerli yapay zekâ çalışmalarının henüz başlangıç aşamasında olduğunu gösteriyor. Evet, hataları var. Bazen komik, bazen düşündürücü. Ama her haliyle öğretici.
Geliştiricilerin önünde hâlâ büyük bir yol var. Türkçe’nin tüm zenginliğini kapsayacak veri setleri, daha esnek öğrenme algoritmaları ve kullanıcı odaklı geliştirme süreciyle Kumru’nun gelecekte çok daha olgun bir yapıya kavuşması bekleniyor. Belki o gün geldiğinde Kumru artık sadece bir yazılım değil, dijital kültürümüzün parçası olacak.
Kumru, yerli zekâ yolculuğumuzun ilk adımlarından biri. Cevap vermediğinde bile düşündüren, absürtlüğünde bile bize ayna tutan bir proje. Onu farklı kılan şey kusurları değil, kusurlarıyla öğrettikleri. Çünkü bazen en derin cevap, hiç verilmemiş olandır.